PDF için tıklayınız...Ontoloji kavramının tarihini
araştırmak, bir yerde bütün felsefe tarihini tüm inişleriyle ve çıkışlarıyla,
krizleriyle ve derlenip ileri sıçrayışlarıyla, teoloji karşısında varlığını
savunması ve meşru kılma çabasıyla, bütün iç çelişkileri, iç çatışmaları ve bütünlüğüyle,
teolojinin tahakkümünden kurtulup özgürleşme ve kendisini yeniden kurma
çabasıyla araştırmak gibidir. Zira felsefenin başlangıcında, hiçbir şekilde
küçümsenemez büyük bir ontolojik dönüş vardır. Felsefe, insanlığın düşünce
tarihinde büyük bir epistemolojik devrim olan mitostan logosa, mitolojiden
bilime, dünyaya, doğaya ve insana dair teolojik bakıştan bilimsel-felsefi
bakışa geçiş ile başlar. Kısacası; insanlığın düşünce tarihinde ontolojik dönüş
için olan epistemolojik devrim aynı zamanda felsefenin, yani evrene ve dünyaya,
doğaya ve insana felsefi bakışın da başlangıcıdır. Neden? Burada “ontolojik
dönüş” olarak adlandırdığımız şey nedir? Söz konusu olan “epistemolojik devrim”
nedir? Ontoloji nedir?
Ontoloji
Kavramının Etimolojik Kökeni ve Anlamı
Ontoloji kavramı (alm. Ontologie, fr. ontologie, ing.
ontology, lat. ontologia), eski
Yunanca on ve logos kavramlarından türetilmiştir. Burada on kavramı, varolan ve logos kavramı, kuram (bilim, öğreti, teori)
anlamına gelmektedir. İki kavram beraber Türkçede Varlık Felsefesi olarak adlandırdığımız felsefi disiplinin adına
kaynaklık eder. Bu felsefi bilim dalı, eski Türkçede mebhas-ı vücud olarak tanımlanırdı. Ontoloji’nin Varlık Felsefesi olarak betimlenmesi,
ilk defa Alman felsefecisi Rudolph Göckel tarafından Latince philosophia de ente (varlığın felsefesi) olarak yapılmıştır.
O halde, temel kuramsal felsefi bir disiplin olan Ontoloji’den ‘varlık felsefesi’ni anlıyoruz.
Ontoloji
Kavramının Ortaya Çıkışı
Çok değil, birkaç yıl öncesine
kadar “ontoloji” kavramının ilk defa Rudolph Göckel ya da Latinceleştirilmiş
adıyla Rudolph Gocklenius (1547 – 1628) tarafından 1613 yılında Lexicon philosophicum (Felsefe Sözlüğü) adlı eserinde
kullandığından hareket ederdik.[1]
Fakat bugün artık kavramın Gocklenius’un Felsefe
Sözlüğü’nün yayınlanmasından yedi yıl önce yayınlanan başka bir eserde,
Jacob Lorhard tarafından 1606 kullanıldığını biliyoruz.[2]
Bugün mevcut olan bilgilerimizin ışığında kavramın ilk defa Latinceleştirilmiş
adıyla Jacobus Lorhardus’un (1561 – 1609), Ogdoas
Scholastica (Skolastik Tanrı) olarak
kısaltılan eserinin başlığında kullanıldığını biliyoruz.[3]
Bu eserin 1613 yılında Theatrum philosophicum (Felsefi
Tiyatro/Felsefe Sahnesi) yeni
başlığı altında Lorhardus’un ölümünden dört yıl sonra yapılan ikinci baskısında
kavram artık kapakta değil, ama kitabın içinde kullanılmaya devam eder. Buna
karşın Göckel, Felsefe Sözlüğü’nde
kavrama kısaca işaret edip geçse de kavramın hangi anlamda alınması gerektiğine
ilişkin bir ‘sanki tanım’ sunar –ki bu, kavramın bugün Türkçeleştirilmiş
kullanımına denk düşer. Göckel, ontolojiyi (ontologia),
“philosophia de ente” (varlık felsefesi)
olarak tanımlıyor.[4]
Ontoloji kavramı, bugün hala yaşayan bir dilde muhtemelen ilk defa 1663 yılında
İngilizcede kullanılmıştır.[5]
Almancada ilk defa Johan Georg Walch’ın (1693 – 1775) 1726 yılında yayımlanan Philosophisches Lexicon’da (Felsefe Sözlüğü’nde) kullanılmıştır.
Felsefenin
Kuramsal-Felsefi Bir Dalı Olan Ontoloji’nin Konusu
Ontoloji
ya da Varlık Felsefesi, bugün felsefe ve bilimler sistemi
içinde zamanında Aristoteles’in felsefenin bir dalı olan “ilk felsefe” olarak
Metafizik’e atfetmiş olduğu işlevi görmektedir. Buna göre Metafizik, Ahmet
Arslan’ın çevirisiyle:
“Varlık
olmak bakımından varlığı ve ona özü gereği ait olan ana nitelikleri inceleyen
(felsefi –DG) bir bilim” dalıdır. “Bu bilim özel bilimler diye adlandırılan
bilimlerin hiçbirinin aynı değildir. Çünkü bu diğer bilimlerden hiçbiri genel
olarak varlığı varlık olmak bakımından ele almaz; tersine onlar örneğin
matematik bilimlerin yaptıkları gibi, varlığın belli bir parçasını ayırarak
sadece bu parçanın ana niteliklerini inceler.”[6]
Buna
karşın Metafizik, “varlığı varlık olarak” (“being qua being”)[7]
ya da ‘kendinde varlığı’ araştırır. Aristoteles’in burada Metafizik’e atfettiği
bu işlev, felsefe ve bilimler sistemi içinde bugün artık Ontoloji’ye
atfedilmektedir. Zira Aristoteles’in Metafizik çerçevesinde gergin bir şekilde
birleştirdiği Ontoloji ve Teoloji, Ortaçağ’da genel olarak Felsefe ve Teoloji
arasında yaşanan yığınla gerginlik ve çatışmadan sonra en geç 18. yüzyılda
Christian Wolff’tan sonra artık tamamıyla ayrılmıştır. Bu nedenle en geç 18.
yüzyıldan itibaren “varlığı varlık olarak” araştırma görevini artık Ontoloji
üstlenmiştir. Varlığı varlık olarak araştırmak, ne demektir? Bu soruyu burada
kısaca şöyle yanıtlayabiliriz. Varlığın varlık olarak soruşturulması, varlığın
Aristoteles’in deyimiyle “ilk ilkeleri”nin ve “en yüce nedenler”inin
araştırılması anlamına gelmektedir.
[1] Örneğin Felix Meiner Verlag’tan 1998
yılında çıkan Wörterbuch der
philosophischen Begriffe (Felsefi
Kavramlar Sözlüğü), felsefe ve düşünce tarihinde ontoloji kavramının hala ilk
defa Rudolph Gocklenius tarafından kullanıldığından hareket eder.
[6] Aristoteles, Metafizik, çev. Ahmet Arslan, Sosyal Yayınlar, İstanbul, 2010, s.
187 – 189.
[7] Aristoteles, Metaphysics, çev. W. D.
Ross, The Complete Works od Aristotle,
Princeton University Press, Princeton ve New Jersey, vol. 2 içinde, s. 1585
(vurgu orijinal metinde).